BÖLÜMLÜ'NÜN KIVRIM, KIVRIM YOLLARI

                                      

Çifteburun dağından Bölümlü’nün merkezine inen dik yamaçlar çok değişmiş. Çayır kestiğimiz alanların bir kısmı boy atmış kızılağaçların altında kaybolmuş. Diğer kısmında perakende, perakende yerleşen çay bahçeleri tırpan salladığımız düzlükleri yeşil zemin halıları gibi örtüvermiş. Hayvan beslenmediği için yaylım alanları bomboş kalmış. Eskinin zor şartları gitmiş, yerine daha rahat yaşanabilecek yeni şartları getirmiş.

Ninelerimizin, annelerimizin yürüye, yürüye ömrünü tükettiği patika yollar, torunlar tarafından yeniden elden geçirilip betonla kaplanmış, konforlu hale getirilmiş. Eskilerden iz kalmamış. Belki de benim gibi yaşlı olanlardan başka bu tabloya bakan hiç kimse, bu yollarda çekilen çileleri ve eziyetleri tasavvur bile edemeyecek.

Birlikte olmanın bahşettiği yeni imkanlar zor zeminlerin kaderini değiştirince, çile mekanlarını eğlence mekanları haline getirmiş. Şartlar değişmiş. Şimdi Bölümlü sakinlerinin bir çoğu ne zaman köye gelebileceklerinin ve dağlara çıkıp eğlenebileceklerinin hesabını yapıyor.

Bölümlünün gençleri çalışkanlıklarının, becerikliliklerinin yanı sıra, gelişen dünyanın hızlı esen rüzgarlarını da arkalarına alarak elde ettikleri yüksek hayat standardının tadını çıkarıyor.  Birlikte hareket etmenin sağladığı kıymetli sonucun meyvelerini yiyor.

Dik yamaçlardan yukarılara doğru kıvrılan dolambaçlı yolları güncelleyerek artık sarsılmadan en sağlıklı yelere, çifte burun dağının düzlüklerine bir nefeste çıkabiliyorlar. Bilenler için bu ne büyük bir nimettir.

Bunu yaparken her şeyi devletten beklemediler. Yaptıkları yatırım için devletin birimlerine sitem etmediler. Sadece kendi aralarında yardımlaştılar ve olanı, olmayanı hoş gördüler.

Bu onurlu hareket Bölümlünün sakinlerini üstün kılıyor.

Emeği geçenlere, maddi manevi destek verenlere gönül sevgilerimiz ulaşsın.

Hiç kuşkusuz yeni nesilde gurbet gördü, sıkıntı çekti, çileli yollardan geçti. Zaman, zaman beklide hastalıklarını bile sinelerinde eritti. Sağlam bireyler gibi davrandı. Kat etmeleri gereken yollar için hastalıklarını engel görmedi.

Sonunda başardı. Her biri bir yerlerde ya işadamı ya da bürokrat oldu.

Yarınlarda onların torunları hangi şartlarda yaşarlar bilemiyoruz. Daha iyi şartlara mı kavuşurlar, yoksa sahip oldukları ile mi yetinirler kestiremiyoruz. Ama bir gerçek var. 

Gerçek şu ki, sahip olduklarınızın tadını çıkarmak hakkınız. Emeğinizi ve yüreğinizi koyarak ulaştığınız konforun sefasını sürmek hakkınız. Birlikte elde ettiğiniz başarınızı kutlamakta hakkınız.

Yeter ki sahip olduklarınızın tadını çıkarırken o yerlerde zorluk çekenlerin hatıralarına duyarsız kalmayın. Geçimlerini temin etmek için dere gibi akıttıkları alın terlerine ve hala yükseklerde bir yerlerde dolaşan yarım kalmış hayallerine duyarsız davranmayın. Yapacağınızı yapın.

Yapın ama, dikkatlerin odak noktası olmayın.

Size yakışanın en güzeli bu.

 

Mustafa Yılmaz Kar