ÇAY SEKTÖRÜNÜN BAŞI DÖNÜYOR

Dünya borsalarında çay fiyatlarını takip ediyorsanız, ülkemizin gruptan kopuk olmadığını görebilirsiniz. Dökme siyah çay fiyatları ülkelerin stok durumuna ve beklentilerine göre tüm çay borsalarında aşağı yukarı birbirinin paralelinde seyrediyor. Bizim çayımızın hedef kitlesi iç piyasa olsa da, dünya fiyatlarından arınmış ve kopmuş bir yol izlemiyor.  Rekabetçi görüntüsüyle dik duruyor.

Çay sanayicisinin adını duyduğunda krize girdiği kaçak çay sorunu, kurlarında yükselmesi ile bir miktar azaldı diyebiliriz. Bu durum rahat uyku için uygun ortamdır demek isterdik elbette

Malesef bir sebep biterken, öteki sebep başlıyor. 

Ülkemizde büyük süpermarketlerde de Ceylon çayı adı ile sri lanka çayı satılmaya, kapımızın dibinde yer tutmaya başladı. Yasal olmayan kaçak merdiven altı çay satışlarına şimdi de yasal olan perakende ithal çay satışları eklendi. Fiyatlar bizim kaliteli çaylarımıza çok yakın oluşturulmuş.

Çay, damak tadı ile alışkanlık oluşturan bir zevk içeceğidir. Damak tadını değiştiren müşterinizi kolay kolay bir daha geri alamazsınız. Ya da damak tadı oluşturduğunuz piyasada mütemadiyen büyüyebilme şansını yakalayabilirsiniz. Piyasayı çok yakından takip etmeniz ve müşterilerinizin çok yakınında bulunmanız gerekiyor. Yoksa rakibiniz gelir, müşterinizi götürür.

Kendi piyasanızdaki müşterilerinizi yurtdışı rakiplerinize kaptırdığınız zaman, bu durum sizi, bu açığı yurtdışında yeni müşteri edinerek kapatmak zorunda bırakır. Çünkü yurtiçi piyasanız daralacak, siz yurtdışında piyasa yapmak zorunda kalacaksınız

Piyasamızda henüz yeni tanışmakta olduğumuz yurtdışı rakiplerimizi, bizim damak tadımızı değiştiremezler diyerek hafife almamalıyız. Toplum mühendisliği öyle ilginç bir bilimdir ki, sen gözünü açıp kapayana kadar çevreni boşaltır, aklını başından alır.  Bir beş yıl geçer sonrasında hesabının şaşmaya başladığını fark ettiğinde ise çok geç olur. 

Çay sanayicileri bu günden dış piyasada pazar bulmak için çalışmalara başlamaları, beş yıl sonraki yeni müşterileri ile tanışmaları ve onlara en az beş yıl sürebilecek bu serüvende yatırım yapmaları gerekiyor. Görülüyor ki her geçen gün gevşeyen çay piyasamız çay sanayicilerini bu sonuçla karşı karşıya bırakacak.

Yasal yoldan girdikleri pazarımızda gelme diyemeyiz, Bizde onların pazarında müşteri bulabiliriz ancak. Bunu başaracak kalitede malımız, yetişmiş insan gücümüz ve yeterli sermayemiz var. Ertelemezsek endişe etmemize hiç gerek yok.

Devletin bu alanda yüksek maliyet üstlenmeyi göze alması, çay ithalatını kolaylaştırmaması ve gümrük vergilerini azaltmaması gerekiyor. 206000 müstahsilin ve bu sektörde yatırım yapmış çok sayıda yatırımcının vebali ağırdır.

Piyasada oluşan gevşeklik, devletin yarınlarda daha büyük maliyetler üstlenmesi ihtimaline ve Çaykur un daha fazla zarar etmesi ihtimaline işaret ediyor. Bu tablo aynı zamanda özel sektörün de sıkışabileceğini gösteriyor.

Bu günden beş yıl sonrasını göremezsek, beş yıl sonra bu günü çok ararız.

Uluslar ve uluslararası piyasalar kendilerini ve milli gelirlerini korumak istedikleri zaman tedbir alırlar. İthalatı zorlayacak engeller üretirler. Yeni şartlar koyarlar, yeni testler, yeni belgeler talep ederler. Bunun en önemli sebebi serbest piyasa ekonomisinde yasaklama getirilememesidir. İzlenen bu yol yasaklama yerine geçmek üzere ihdas edilmiş akıllı bir çözüm yoludur. Her gün yeni bir kriter ile karşılaşıyorsanız, bilin ki bu talep masum bir talep değildir. Sistem bir kılıf uydurup kendini korumaya çalışıyor demektir.

Tıpkı atalarımızın dediği gibi, ‘kıyakçılığın sonu ayakçılıktır’. Bireyler içinde, kurumlar içinde, ülkeler içinde bu böyledir.

Mustafa Yılmaz Kar