1980 yılında Hayrat çay fabrikasında çalıştığım günleri hatırlıyorum. Çay alım evi kapılarında iki buçuk yaprak çay getirmediği gerekçesiyle, çaylarını saatlerce seçen kadınlarımız ve erkeklerimiz vardı. Çaykur’un titiz çay eksperleri hele de toplanan filizlerde bir küçücük odunsu kök bulsalardı deyim yerinde ise, filizleri tek tek elden geçirtir adeta saydırtırlardı.
25 yıl sonra geldiğimiz bu günlerde tablo çok farklı bir görünüm almış. Kimse çayın ne vasıfta olduğu ile çok da fazla ilgilenmiyor. Teknoloji değişmiş. Eski teknolojilere yenileri eklenmiş. Sanayici daha kaliteli çay işleme yeteneği kazanmış. Artık çay imalata girmeden evsafsız kısımlarından ayıklanabiliyor. Fabrikalar bu teknolojiyi kullanmak zorunda kalmışlar.
Dünyada çay sektörü sermaye şirketlerinin yoğun ilgisini çekerken bir taraftan da fason çalışan firmalar teker teker sermaye şirketlerinin eline geçiyor. Şimdi gözler kişi başına yılda üç kilonun üzerinde çay tüketen Türkiye pazarında. Sektörün en önemli kalesi olan Çaykur düşerse pazar dışardaki sermaye şirketlerinin ve onların içerdeki ortaklarının heyecanlı oyunlarına sahne olacak. Bu sonuçtan muhakkak ki hepimiz zararlı çıkacağız.
Şimdi son dört yılı içeren aşağıda, ‘fabrikaların satın aldığı yaş çaylarda vasıfsız çay oranı ne kadar’ araştırmasına bir göz atalım.Yapılan iş satıma hazır çayların seçilmesi ve vasıfsız kısmlarının ayrılmasından ibaret. Çok rahatlıkla satılabilecek bu çaylarda sanayiciye ne kadar haksızlık yapıldığını görmek istedik.
Araştırma, Mustafa Yılmaz kar
Sanayiciyi her geçen gün daha da sıkıştıran bu tablo müstahsile para kazandırıyor gibi görünse de aslında, vahim bir geleceğin haberini veriyor. İthal çayları vergi ile dizginlemeğe çalışan devlet çay sektörünü korurken, sanayicinin kalitesiz hammadde satın alması maliyetini her geçen gün daha da artıyor. Şimdi soru belli.
Nereye kadar ?
Sanayici satın aldığı çayların yüzde on beşini vasıfsız çay olarak satın alıyor.. Bir sanayicilik heyecanı içerisinde tablonun kendisine hatırlattığı tehlikeyi sineye çekerek kendinden fedakarlık yapıyor. O hep daha kaliteli, daha kaliteli mal üretmek istiyor. Piyasadan ise sanki inadınaymış gibi daha kalitesiz, daha kalitesiz hammadde geliyor.
Verilen ucuz fiyatlar bir avantajmış gibi görünse de, onun seçici olma şansını elinden alyor. İki arada bir derede ilerlese de, 2015 yılı itibarı ile maliyetleri en az yüzde dokuz-on artmış durumda. Şu an ithal çay fiyatları ile aralarında ramak kalmış. Gümrük oranları yeniden artırılır mı bilinmez. Ama bilinen bir şey var ki o da, bu gidişin hayra alamet gidiş olmadığıdır.
25 yıl sonra geldiğimiz bu günlerde tablo çok farklı bir görünüm almış. Kimse çayın ne vasıfta olduğu ile çok da fazla ilgilenmiyor. Teknoloji değişmiş. Eski teknolojilere yenileri eklenmiş. Sanayici daha kaliteli çay işleme yeteneği kazanmış. Artık çay imalata girmeden evsafsız kısımlarından ayıklanabiliyor. Fabrikalar bu teknolojiyi kullanmak zorunda kalmışlar.
Dünyada çay sektörü sermaye şirketlerinin yoğun ilgisini çekerken bir taraftan da fason çalışan firmalar teker teker sermaye şirketlerinin eline geçiyor. Şimdi gözler kişi başına yılda üç kilonun üzerinde çay tüketen Türkiye pazarında. Sektörün en önemli kalesi olan Çaykur düşerse pazar dışardaki sermaye şirketlerinin ve onların içerdeki ortaklarının heyecanlı oyunlarına sahne olacak. Bu sonuçtan muhakkak ki hepimiz zararlı çıkacağız.
Şimdi son dört yılı içeren aşağıda, ‘fabrikaların satın aldığı yaş çaylarda vasıfsız çay oranı ne kadar’ araştırmasına bir göz atalım.Yapılan iş satıma hazır çayların seçilmesi ve vasıfsız kısmlarının ayrılmasından ibaret. Çok rahatlıkla satılabilecek bu çaylarda sanayiciye ne kadar haksızlık yapıldığını görmek istedik.
YIL | MÜBAYA DÖNEMİ | SEÇİLEN ÇAY MİKTARI | ATILAN ÇAY MİKTARI | VASIFSIZ ÇAY ORANI |
KG | KG | % | ||
2013 | 1. | 130 | 6.8 | 5.23 |
2014 | 1. | 90 | 7.4 | 5.23 |
2015 | 3. | 25 | 3.8 | 15.20 |
2016 | 2 | 78 | 9,2 | 11,90 |
Sanayiciyi her geçen gün daha da sıkıştıran bu tablo müstahsile para kazandırıyor gibi görünse de aslında, vahim bir geleceğin haberini veriyor. İthal çayları vergi ile dizginlemeğe çalışan devlet çay sektörünü korurken, sanayicinin kalitesiz hammadde satın alması maliyetini her geçen gün daha da artıyor. Şimdi soru belli.
Nereye kadar ?
Atılan 3.8 kg çay ön planda,. Satılan 25 kg çay arka planda. | Atılan çayların yakın görünümü. |
Sanayici satın aldığı çayların yüzde on beşini vasıfsız çay olarak satın alıyor.. Bir sanayicilik heyecanı içerisinde tablonun kendisine hatırlattığı tehlikeyi sineye çekerek kendinden fedakarlık yapıyor. O hep daha kaliteli, daha kaliteli mal üretmek istiyor. Piyasadan ise sanki inadınaymış gibi daha kalitesiz, daha kalitesiz hammadde geliyor.
Verilen ucuz fiyatlar bir avantajmış gibi görünse de, onun seçici olma şansını elinden alyor. İki arada bir derede ilerlese de, 2015 yılı itibarı ile maliyetleri en az yüzde dokuz-on artmış durumda. Şu an ithal çay fiyatları ile aralarında ramak kalmış. Gümrük oranları yeniden artırılır mı bilinmez. Ama bilinen bir şey var ki o da, bu gidişin hayra alamet gidiş olmadığıdır.