“Tıbbi Çayın Ruhsatlandırılmasında Üreticinin Yol Haritası” konulu toplantı, Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) iş birliğiyle gerçekleştirildi.
TOBB Ankara İkiz Kuleleri'nde düzenlenen toplantıya, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ayar, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Seyit Ardıç, Başkent Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Başaran, tıbbi çay üreticileri, eczacılar, akademisyenler ve ilgili kamu kurumlarının uzmanları katıldı.
Çay sektörünün nabzını tutan Çay Sanayisi İş Adamları Derneği (ÇAYSİAD) Yönetim Kurulu Temsilcisi Mustafa Yılmaz Kar ve Sevim Aydın’ın da katıldığı toplantıda, Kar’ın yaptığı “Tıbbi Çay Üreticisinin Mevcut Durumu” konulu konuşmasında sektörün genişliğine dikkat çekildi. Kar, çayın sanayi sektörü içinde geniş bir yelpazeye sahip olduğunu, bitkisel ve tıbbi çay faktörünün de bu yelpazeye eklenmesiyle sektörün azımsanamayacak bir büyüklüğe ulaşabileceğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
“2023 yılı itibarıyla küresel tıbbi çay pazarı 3,7 milyar ABD doları büyüklüğüne ulaşmıştır. 2024–2031 tahminlerine göre bu sektörün yıllık yüzde 3,2 oranında büyüyerek 2031 yılında 5 milyar dolara ulaşması beklenmektedir. Bu ciddi bir potansiyeli ve geleceği işaret etmektedir.
Ülkemiz bu konuda çok özel bir konuma sahiptir. Yaklaşık 12.000 bitki türüne ev sahipliği yapan, farklı iklim kuşaklarına sahip bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu çeşitlilik, pek çok tıbbi bitkinin doğal olarak yetişmesine imkân sağlıyor.
Avrupa’da eczanelerde bitkisel ürünler reçeteli olarak satılabiliyor. Her şey yönetmeliklere uygun şekilde yürütülüyor. Avrupa’da, Azerbaycan’da, Uzak Doğu’da doktorlar bitkisel ilaç reçete edebiliyor. Ancak ülkemizde böyle bir uygulama henüz mevcut değil.
Anadolu’nun her köyünde, her evinde bir bitkisel tedavi formülü vardır. Bunlar kimyasal zararları olmayan, işe yarayan reçetelerdir. Ancak resmî olarak kabul görmedikleri için ya zamanla unutuluyor ya da fırsatçıların eline geçiyor.
Üstelik sadece coğrafi değil, kültürel bir avantajımız da bulunuyor. Halk arasında kullanılan sayısız bitkisel tarif ile geleneksel bir bilgi birikimi var. Bu birikim, göz ardı edilmemesi gereken kültürel bir hazinedir.
Bu formüller toplanmalı, bilimsel olarak incelenmeli ve faydalı olanlara resmî nitelik kazandırılmalıdır. Ardından, tıp doktorlarımız tarafından reçete edilerek eczanelerin denetiminde halka sunulmalıdır.
Karadeniz başta olmak üzere tüm Anadolu’da zengin bir bitki florasına sahibiz. Tıbbi bitkilerimizin büyük kısmı dağ köylerinde, yüksek rakımlarda yetişiyor. Eskiden bu köylerde insanlar yaşar, okullar açık olurdu. Şimdi ise köyler boşaldı. İnsan kalmayınca dağlardan bitki toplayacak kimse kalmadı. Haliyle bitki toplatılması maliyetli bir süreç hâline geldi.
Türkiye, bitkisel tedavi ve tıbbi çaylar alanında büyük bir potansiyele sahiptir. Ancak en büyük sorunumuz sistemsizlik ve standart eksikliğidir. Bu alanda çalışanların eğitim alması, ürünlerin toplanması, saklanması, satışa sunulması gibi tüm aşamaların bir sistem dâhilinde yürütülmesi gerekir.
Ancak planlı ve sistematik bir çalışmayla ülkemiz bu avantajı maddi kazanca dönüştürebilir.”
Sayın Kar’ın bu konuşması, tıbbi çay sektörünün mevcut sorunlarını ve potansiyelini ortaya koyarak önemli noktalara dikkat çekti.
Öte yandan, toplantının en dikkat çeken yönü; Sağlık Bakanlığı’nın son yıllarda yürüttüğü kapsamlı altyapı çalışmalarının meyvelerinin alınmaya başlanması oldu. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) öncülüğünde hazırlanan 190 adet tıbbi bitki monografı, tıbbi çayların üretimden tüketime kadar tüm aşamalarında yol gösterici bir kaynak olarak sektörün kullanımına sunuldu.
Gerçekleştirilen toplantıda, üretimde kalite ve güvenlik standartlarına uyum, başvurularda monografların referans alınması ve eczane temelli güvenli ürün erişiminin önemi gibi kritik başlıklar ele alındı. Sağlık Bakanlığı’nın hazırladığı güçlü altyapı sayesinde, tıbbi çayların kontrollü ve güvenli biçimde halka sunulması yönünde somut adımların atıldığı vurgulandı.
Toplantıda ayrıca, Türkiye’nin sahip olduğu doğal zenginliklerin, Sağlık Bakanlığı’nın öncülüğünde oluşturulan bilimsel altyapıyla buluşturulmasının, ülkemizi tıbbi çay üretiminde dünya standartlarına taşıyacağına dikkat çekildi.
Sevim Aydın